İKİ NOKTA ARASI

                                            İki Nokta Arası 



        İşaretler her ne  kadar kağıt üzerinde görmeye alışık olduğumuz şekiller olsa da kendi başlarına da bir anlam oluşturabilirler. Ve işte bu anlamlar baktığımızda işaretin bizde uyandırdığı bilinmeyenlerin bir nevi tarifidir. Tanzimat döneminde dilimize katılan bu şekiller aslında var olduğumuzdan beri fıtratımızda bulunan anlamlardır. Ta ki biz onları kağıt üzerinde görünceye kadar sadece hissettiğimiz tarifsiz duygular artık aklımızda bir isim ve yer almıştır. Peki nasıl mı içimizdedir işaretler ?
        Hepimiz bu dünyaya bir nokta olarak doğarız. Nedir nokta? Kimileri için bir son kimleri içinse sonun başlattığı bir başlangıçtan ibarettir. Yeri geldiğinde konuları bitirirken yeri geldiğinde de ilişkilerimizi bitirir. Sonuç olarak aslında hep bir noktadan sonra başlar ve bir noktanın sonunda biteriz. 
        Şöyle bir üstünkörü bakacak olursak ortalama bir insan yaşamı altmış yetmiş yıldır. Bu altmış yetmiş yılı dönüm noktaları olarak ayıracak olursak beş ana dönüm noktası bulunur; Doğum, Sorgular, Büyümeyi Kanıksama , Cevapları Bulma ve hiç gelmeyeceği sanılan Ölüm. 
       Başta da dediğim gibi bir nokta olarak doğarız. Doğumumuzdan itibaren düşünmeye kadar olan kısımda düşüncenin başlaması ile evriliriz. Düşünmeye başlayınca nokta olan halimizden başka bir hale geçer, noktamızın üzerine çengelimsi bir çubuk ekleyerek soru işaretine çeviririz. Ve işte yaşamımızın başlangıcı doğduğumuzda değil bir şeyleri düşünüp sormaya başlayınca başlar. Bu evre bir çok ebeveyni zaman zaman zor bir durumda bırakacak cevap vermek zaruretinde bıraksa da aslında olması olağan bir durumdur.  Bir süre devam eden bu süreç diğer evreye geçileceği sırada birden kesilir çünkü artık soru işaretleri yanına yavaş yavaş ünlem ve tırnak içinde çeker. Bu demektir ki çocuk soracağı soruları seçer , tartar ve süzgecinden geçirdikten sonra ağzından dışa bırakır. Zaman zaman da soruları kendine sorar ve cevapları kendinde arar. Ve ardından çoğumuzun isteyip sonradan pişmanlık duyulan , aslında hiç göründüğü gibi olmayıp tutsak olunan diğer evreye geçilir. Biz ona büyümek diyoruz. Büyümek bir çok işaretin değiştiği bölümdür. Sık sık ünlem kullanırken hemen hemen hiç soru işareti kullanmayız, sormayız yada sormaya çekiniriz. Çünkü gerçeklerle yeni yeni tanışırız. Bağırmamız gereken yerde susarız. İçimizden altını çizdiğimiz veya  köşeli parantez içine aldığımız olayları aslında dışa virgül olarak gösterip geçiştiririz. Ve bir sonraki evre. Cevapları alma.  Bu evre aslında ruhen ölüme en çok yaklaştığımız evredir.  Çünkü tıpkı duran bir kalbin haberini veren bir cihaz gibi uzun düz çizginin aksine uzun bir müddeti üç noktayla geçiririz. Buda biter ve sonrakine geçeriz. Bu evre diğerlerinden farklıdır çünkü diğerleri duraksamadan sonra devam ederken bundan sonraki süreç sondur. Sonun başlattığı başlangıç değil son olan sondur bu süreç. Çünkü bazen son sadece sondur devamını umursanmadığı sadece yaşanan son. Bundan sonrası ise başlangıçta olduğu gibi sadece nokta olarak devam eder. 
       Hayatımız öyledir işte yaşadığımız olayları incelediğimizde önemli yerler tırnak içine alırken , aklı işgal eden soru işaretlerini gidermek için uzun süre ünlem halinde kalır, yeri gelen bir pişmanlık karşısında sadece altını çizmekle yetiniriz. Yani işaretler imlamız için değil yaşamımızın ayrıntılarını görmek için önemlidir. 

     İşte aslında bu sekiz yüz elli dört kelimenin anlatmak istediği önermeyi düşünecek olursak kısaca hepimizin yaşamı iki noktanın arasındadır.     




                                                                     ANONİM. O                                                                                         

28/02/2019                                                                              A. Kerim Kuşçu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Özentilik ve Kendiniz Olmak

ATEŞ BÖCEKLERİNİN MEZARI

PELLE OHLIN