Üniversite eğitiminin yaygınlaşması ve uzaması genç nüfusun istihdama katılmasını engeller...
Üniversiteler, gençlerin orta öğretimde, hayalini kurarak ders çalışıp hedefledikleri yerlerdir.
Gençlerin bazıları istediği bölümü kazanıyor ama bazılarıysa istediği bölümü kazanamadığı için kazandığı daha düşük bölümde mecburiyetten devam ediyor.
Bu kadar çok üniversite ve öğrenci varken neden etrafta işsiz genç sayısı fazladır?
Okullar; akademisyen veya teorisyen yetiştirme amaçlı olarak ve mesleki hayata uygulamaya yönelik eğitim olarak ikiye ayrılsa daha güzel olmaz mı sizce?
Okumuş olmak için okuyor olduk. Hedefler için uğraşmıyoruz artık.
Diğer bir sorun ise Üniversitede okuyan bir gencin yakınları tarafından sorulan sinir bozucu sorulardır.
Evlilik ne zaman?'
Senin evliliğin, askerliğin, okulun ömründe 2-3 kez görmüş olduğun uzaktan bir akraba için neden bu kadar önemlidir ki?
Bu şekilde süren bir yaşantının içinde kişi kendisiyle yüzleşip okuması gerektiği kararına varmalıdır.
Asıl sorun da buradadır zaten üniversite gençlerindeki karamsarlık ve başta belirttiğim gibi okulların ikiye ayrılmıyor oluşu. Evet en büyük sorun buradadır. Aileler çocuğunun okumasını ister ve çocuk zar zor kazandığı uzak bir şehirdeki bir okulun yurduna yerleşir ve gelecek kaygısıyla bir şeyler elde etmek için çabalar.
Çocuk kendini belli etmelidir çünkü çok nüfuslu bir kentte hiç olmak kolaydır.
Bir meslek edinir veya edinemez. Akrabalarının ona önceden sordukları soruları birbir yaşarken bulur kendini: Askere gidip gelmiş ve evlilik hazırlığı içerisinde.
En büyük sorundan yani okulların ikiye ayrılmıyor oluşundan kaynaklı, iyi veya kötü bir işte çalışır. Evini düzmeye başlar zorluklarla düzdüğü evinde eşiyle bir yuva kurar. Asgari ücretle geçinen bir ev olur.
Evinin borcunu ve eşyaların borcunu öder şu borç bitsin rahat edeceğim der ve ilerleyen zamanda bakar ki borçlar bitmiş ama kişi hayalini ettiği rahatlığa kavuşamamış
Çünkü eşyaların eskidiğini görür ve yenisini yenisini alma gereksinimi duyar
Çünkü modern hayata ayak uydurmak zorundadır. Bu yüzden yeni bir borcun içerisin tekrar girer.
Sizlere klasik bir Türk gencinin üniversite yıllarından sonra yaşadıklarını kısaca özetledim.
Yazımın en başında bahsettiğim gibi eğitim de bu değişiklikler olsa belki de bu anlattıklarımı yaşamak durumunda kalmayız.
Okullar öğrencinin düzeyine göre ikiye ayrılsa çocuk küçük yaştan ileride ne yapmak istediği kanaatine hiç zorlanmadan varır ve o yolda ilerler. Bu da onun geleceğini olumlu bir şekilde etkiler düşük bir maaş ile ev geçindirmeye uğraşmış olmaz ve boşuna üniversiteye gitmiş olmaz. Elinde severek ve gönülden isteyerek yaptığı bir mesleği olmuş olur.
Belki de o yıllarda bazı zorluklarda dolayı okulunu dondurmak zorunda kalmaz hiç karamsarlık içinde olmaz vaktini boşa harcamadan doğru yolda ilerlemiş olur ve hayatında her şey güzelleşir.
Emine ağırtaş 9-ı 200
Yorumlar
Yorum Gönder